Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin vurduğu Malatya'da, afetzedeler için yapılması planlanan kalıcı konut projesi, planlama tartışmasının merkezine oturdu. Doğanşehir ilçesine bağlı Kurucaova Mahallesi’nde, verimli tarım arazileri üzerine ve zemini sorunlu bir alana inşa edilmek istenen deprem konutları halkı endişelendiriyor.
Deprem sonrası yaraların sarılması amacıyla başlatılan TOKİ konutları projesi, Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde hukuki bir mücadeleye dönüştü. Kurucaova Mahallesi’nde deprem konutları için seçilen arazinin hem verimli bir tarım alanı olması hem de zemin yapısının sağlam olmaması, bölge halkını harekete geçirdi. Konutların yerini belirleyen Malatya Valiliği’ne karşı idare mahkemesinde dava açan mahalle sakinleri, projenin durdurulmasını talep etti.
MAHKEME 'DUR' DEDİ, VALİLİK 'DEVAM' İÇİN İTİRAZ ETTİ
Dava sürecinde hazırlanan ilk bilirkişi raporunu dikkate alan Malatya 3. İdare Mahkemesi, telafisi güç zararlar doğabileceği gerekçesiyle proje için "yürütmeyi durdurma" kararı verdi. İddiaya göre; bu kararın ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Malatya Valiliği, karara itiraz ederek projenin devamı için mahkemeye başvurdu. Valiliğin mahkemeye sunduğu dilekçede, zeminin riskli olduğuna işaret eden bilirkişi raporunun kabul edilemez olduğu savunularak, "Bilirkişi raporunun kabulü mümkün değildir. Yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasını talep ederiz" denildi. Yöre halkı ise bu itiraza karşı sundukları dilekçeyle, bilimsel raporlar ışığında projenin tamamen iptal edilmesini istedi.
EK BİLİRKİŞİ RAPORU RİSKLERİ TESCİLLEDİ: YAPILAŞMAYA UYGUN DEĞİL
BirGün'den İlayda Kaya'nın haberine göre; tarafların itirazlarını değerlendiren mahkeme, alanda daha detaylı bir inceleme yapılması için ek bilirkişi raporu hazırlanmasına hükmetti. Jeoloji, ziraat, şehircilik ve hidroloji gibi birçok farklı disiplinden uzmanın hazırladığı ek rapor, ilk raporun tespitlerini doğrulamakla kalmadı, endişeleri daha da artırdı.
Raporda öne çıkan bulgular şunlar oldu:
-
Sorunlu Zemin: Alanın zemin sınıfının, daha yumuşak ve yapılaşma açısından dikkatli mühendislik gerektiren "ZD" olduğu tespiti yinelendi.
-
Verimli Tarım Arazisi: Arazinin, kökleri derine inen tütün ve fasulye gibi bitkiler için elverişli, "II. Sınıf tarım arazisi" olduğu ve tarımsal bütünlük açısından korunması gerektiği vurgulandı.
-
İklim ve Sel Riski: Bölgede DSİ tarafından yapılmış dere ıslah çalışmaları olsa da, küresel iklim değişikliği nedeniyle bu çalışmaların gelecekte yetersiz kalabileceği ve alanın risk taşıdığı belirtildi.
-
Tüm bu hukuki ve bilimsel sürece rağmen bölgedeki çalışmaların devam ettiğini iddia eden mahalle sakinlerinden Hasan Aşkın, yaşadıkları endişeyi dile getirdi. Aşkın, "Köyümüze 1974’ten bu yana bu üçüncü kez deprem evleri yapılıyor ve yapılan evler sürekli yıkılıyor. Raporlar ortada, zemin çürük. Vali bize söz verdi, gelip bölgeye bakacaktı ama sözünü tutmadı. Burada birkaç kişinin menfaati için bu alan imara açılıyor. Biz mahkeme kararlarının tanınmasını ve çalışmaların durmasını istiyoruz” diye konuştu.
-
Raporun sonuç bölümünde ise net bir ifadeyle, alanın hem şehircilik ve planlama ilkelerine hem de İmar Kanunu'na aykırı olduğu, verimli tarım arazisi niteliği taşıdığı ve tüm bu nedenlerle "yapılaşmaya uygun bulunmadığı" kanaatine varıldığı belirtildi. Bilirkişiler ayrıca, köyün kuzeyinde yer alan mevcut yerleşim alanının yapılaşma için daha uygun bir alternatif olduğunu da rapora ekledi.
MAHALLE SAKİNİ: EVLER YAPILDIKÇA YIKILIYOR, SÖZLER TUTULMADI
-