Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’ye ilişkin dikkat çeken bir açıklamada bulundu. Reuters'ın aktardığına göre Fidan, Suriye'nin parçalanmasına yönelik her türlü girişimin Türkiye açısından bir "ulusal güvenlik tehdidi" anlamına geleceğini söyledi. Bakan Fidan, böyle bir senaryoda Türkiye’nin doğrudan müdahalede bulunacağını vurguladı.
Fidan'ın açıklaması şu şekilde:
"Ne biz ne bölge ülkeleri ne de başka ülkeler buna sessiz kalamazdık. Bu yönde atılan çabalar var. Güneyde olan Dürzilerle Bedeviler arasındaki çatışmalar ancak ve ancak merkezi hükümetin kendi unsurlarıyla o bölgede bulundurmasıyla sonlandırılabilecek bir husus.
Merkezi ülke asker gönderemiyor. Başka politik yapacak unsur da yok. Bu fraksiyonlar birbirleriyle savaşıyorlar, çatışıyorlar.
Şimdi onu yapıyorlar, bunu yapıyorlar. Hiç kimsenin görmek istemediği sahneler ortaya çıkıyor.
Bunlar ortaya çıktığı zaman intikam duygusu patlak veriyor. Daha da netleşiyor. Daha fazla şiddet sarmalına... Bu şiddet sarmalından Dürzilerle Bedeviler'in kendilerinin çıkması mümkün değil. Merkezi hükümetin taraf tutmadan bölgeye müdahale ederek bölgeye müdahale ederek olayları yatıştırması beklenirken bölgede "merkezi hükümetin asker bulundurmasını istemiyorum" bahanesiyle İsrail'in hem Şam'ı vurduğunu hem oraya doğru giden askerleri vurduğunu görüyoruz. Şimdi yapılan uzun müzakereler neticesinde Amerika'nın bu noktada özel temsilcisi Tom Barack görevlendirilmişti.
Özellikle hem Bedeviler hem Dürziler bu toplantıda çok yapıcı rol oynamışlardır. Bir de hariç. O da Dürziler'den ismi malum şahıs El Hicri. Gerçekten İsrail'in vekil unsuru gibi davranmakta. İstikrarı ve barışı mümkün kılan bir çözüme arabulucuğa, teklife yanaşmama gibi bir tavır ortaya koymaktadır.
Ama şu anda belli bir noktaya ulaşılmış durumda. Küçüklü ölçekli çalışmalar devam etse de Özellikle Süveyda'nın etrafında pozisyonlanmıştır.
Umarız bu son olur. Suriye'nin güneyindeki çatışmalar daha fazla alevlenmez. Biliyorsunuz güneyde bir şey çıktığı zaman çok aziz olan oradaki Suriyeli Alevileri de destekleme kışkırtmaya yönelik tski rejim kalıntılarının harekeet ettiğini görüyoruz. Diğer taraftan YPG'nin daha hareketlendiğini görüyoruz. Bazı ülkelerin amacı Suriye'yi en az dört parçaya bölerek istikrarsız, güçsüz bölgeye daha fazla vesayet ve güç üreten, terör üreten bir ortam olması.
Biz bu politikanın hayata geçmesini engelleyeceğiz ve kendi erdemli duruşumuzu istikrarın herkesin can ve mal güvenliğinin egemenlik haklarının sağlandığı onurlu bir hayatın hayata geçirmesini sağlayacağız.
Benim buradan uyarım Suriye'deki gruplara bu türden kaosları kendiniz için küçük bir taktik fırsatlar bilmeyin. Bu küçük taktik başarıları atarken büyük bir stratejik faciaya gittiğiniz her zaman aklınızda tutun. Her zaman için başkasının ortaya koyduğu bir oyundan size bir fayda olmayacağını hatırlayın. Ait olduğunuz toprakların onurlu eşit güven içinde yaşayan bireyleri olmayı hedefleyin.
Başkasının yardımıyla oluşturulmuş kan üzerinde kurulmuş kaostan otonomi çıkarmaya çalışan bağımsızlık çıkarmaya çalışan onun içinde her şey yakıp yıkmaya hazır perspektifte olmayın.
'BİZ BUNLARI ÇIKARTMASINI BİLİRİZ'
Bunun gideceği hiçbir yer yok. Zaman entegre olma zamanıdır. Zaman herkesin kendi kimliğini inancını muhafaza ederek daha fazla entegrasyonla hayata tutunma zamanıdır.
18. 19. yüzyılda oluşmaya başlamış çok kan dökülmüş, artık modası geçmiş fikirlerin bu topraklarda hala egemen güçlerin kullandığı bir ideoloji ve insanları harekete geçirmeye çalıştığı bir sinyal olmasından artık çıkılması lazım. Çıkmadığınız zaman biz bunları çıkartmasını biliriz. Uyarıyoruz hiçbir grup parçalamaya yönelik bir harekete geçmesin.
'DOĞRUDAN TEHDİT OLARAK ALGILARIZ VE MÜDAHALE EDERİZ'
Diplomasi yolu ile konuşacağımız çok şey var. Konuşuluyor da tüm unsurlarla. Ama bunun ötesine geçerek şiddet kullanarak bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya doğru giderseniz biz bunu kendi milli güvenliğimize yönelik doğrudan tehdit olarak algılarız ve müdahale ederiz.
Bölünme dışında ne konuşuyorsanız konuşun. Ne türden işbirliğiniz varsa yapın. Biz o konuda nasıl yardımcı olacak olacaksak olalım. Ama bundan öteye geçme zamanı biz kendimizi tehdit altında tutmayız."