MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, İBB ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen soruşturmada gündeme gelen “etkin pişmanlık” tartışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Yıldız, sürece ilişkin değerlendirmesinde “masumiyet karinesi” ilkesinin altını çizdi, delil kavramının hukuki sınırlarına dikkat çekti.
“İnsan kişiliğinden bağımsız olarak düşünülmeyecek olan itibar, saygınlık, dürüstlük, güvenirlik, itimat edilebilirlik gibi kimi değerlerin korunması adına geliştirilmiş en önemli müessese şüphesiz ki masumiyet karinesidir” diyen Yıldız, söz konusu karinenin “şüpheden sanığın yararlanması, delillerin serbestçe değerlendirilmesi gibi ispat hukukuna ilişkin önemli ilkeleri de bünyesinde barındırdığını” vurguladı.
Türkgün Gazetesi’ne konuşan Yıldız, hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin yok hükmünde olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Maddi gerçeğe, hukuka uygun delillerle ulaşılması gerekir. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller yok hükmündedir.”
“GERÇEK, AKLA UYGUN OLARAK ORTAYA ÇIKARILMALIDIR”
Ceza yargılamasında hâkimin delilleri takdir etme yetkisinin vicdani kanaate dayandığını belirten Yıldız, “Hâkim, belirli kural ilke ve araçlar eşliğinde yürüyen, akli muhakeme sürecinin sonucunda; denetlenmesi mümkün, bilime, akla ve gündelik hayattan edinilen karine niteliğindeki bilgilerle uyumlu bir sonuca varmalıdır” dedi.
Beyanın ceza muhakemesinde önemli bir delil türü olduğunu ifade eden Yıldız, “Özellikle tanık veya suça iştirak edenlerden birinin anlatımı, eylem hakkında bilgisi bulunan kişilerin beyanı olması, özgür iradeyle verilip gerçeğe uygun bulunduğunun saptanması durumunda, hâkimin vicdani kanaatinin oluşmasında önemli bir subut vasıtasıdır” diye konuştu.
Etkin pişmanlık uygulamalarının adaletin tesisi bakımından önemine de işaret eden Yıldız, bu kurumun suçun aydınlatılması ve diğer faillerin ortaya çıkarılması için kullanılabileceğini söyledi. “Etkin pişmanlık durumunda verilecek ceza indirimi, suçun ciddiyeti, işlenme şekli, kişinin iş birliği düzeyi, suçun aydınlatılmasına ve diğer suçluların yakalanmasına ne kadar katkı sağladığı gibi faktörlere bağlı olarak belirlenir” dedi.
“DELİLLER DURUŞMA SALONUNDA TARTIŞILMALIDIR”
Delil kavramının yargılama hukukundaki yerini de değerlendiren Yıldız, “Bir şeyin delil olabilmesi ile delil olarak kabul edilmesi farklıdır” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Hâkimler, ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurda tartışılmış delillere dayandırabilir ve bu delilleri serbestçe takdir ederek karar verirler.”
Yıldız’ın değerlendirmeleri, İBB soruşturmasında ifade veren bazı şüphelilerin tutukluluğunun sona ermesiyle birlikte tartışma konusu olan “etkin pişmanlık” ve delil geçerliliği meselesine ilişkin hukuk perspektifinden önemli mesajlar içeriyor.