Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte 18–24 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği Özbekistan ziyaretiyle, hem köklü Türk-İslam mirasına tanıklık etti hem de ülkenin son yıllarda yakaladığı dikkat çekici kalkınma ivmesini yerinde inceledi. Taşkent, Semerkant, Buhara ve Hiva şehirlerini kapsayan gezi, Maveraünnehir’in tarihi ve kültürel birikimiyle Gül’ü derinden etkiledi.
CUMHURBAŞKANI MİRZİYOYEV’İN DAVETİYLE GERÇEKLEŞTİ
Ziyaret, Gül’ün iki yıl önce Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile Ankara’da yaptığı görüşmede, Özbekistan’a hiç gitmemiş olmasını bir eksiklik olarak dile getirmesi üzerine yapılan özel davetle gerçekleşti. Ziyaret boyunca Gül’e Özbekistan Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanı ve eski Ankara Büyükelçisi Alişer Azamhocayev mihmandarlık yaptı. Gül, Azamhocayev’in Türkiye-Özbekistan ilişkilerindeki katkılarını vurgulayarak kendisine özel teşekkürlerini iletti.
STRATEJİK İŞBİRLİĞİ VE BÖLGESEL KALKINMA MASAYA YATIRILDI
Ziyaretin ilk durağı Taşkent’te, Gül, Türkiye’nin Taşkent Büyükelçisi Ufuk Ulutaş’ın eşliğinde, Cumhurbaşkanlığı himayesindeki Stratejik ve Bölgesel Çalışmalar Merkezi’nde düzenlenen “Türkiye ve Özbekistan: Karşılıklı Yarar Sağlayan İşbirliğinin Olasılıkları” başlıklı toplantıya katıldı. Buradaki konuşmasında, Türk-İslam medeniyetinin kalbinde yer alan Özbekistan’ın reform süreci ve bölgesel liderlik rolüne övgüde bulunan Gül, Türk Devletleri Teşkilatı’nın çatısı altında Özbekistan’ın oynadığı önemli rolün altını çizdi. KKTC’nin de Teşkilat içindeki temsiliyetinin güçlenmesini temenni ettiğini belirten Gül, Türk dünyasının dayanışmasının artması gerektiğini vurguladı.
“7 YILDA 70 YILLIK İŞ YAPILMIŞ”
Taşkent’ten sonra Semerkant’a geçen Gül, Registan Meydanı, Emir Timur Türbesi, Şah-ı Zinde ve Bibi Hanım Camii gibi tarihi yapıları ziyaret etti. Başkonsolos Salih Caner’in ev sahipliğinde verilen resepsiyonda ise Başkonsolosluğun 2021'den bu yana yürüttüğü faaliyetler ele alındı.
Buhara’daki programda, şehrin sembol mekânları ve 7 Pir Ziyareti’nin yanı sıra Türk yatırımı olan Vernet Sera ve Yaşam Alanı’nı da gezen Gül, Buhara Valisi Botir Zaripov’un düzenlediği kültürel etkinlikte Özbek mutfağı ve müziğiyle de buluştu.
Gül, ziyareti sırasında yaptığı değerlendirmede, “Cumhurbaşkanı Şevket Bey’in vizyonuyla memlekette 7 yılda 70 yıllık işin yapıldığını bizzat gördüm” diyerek ülkenin kalkınma hızından duyduğu hayranlığı dile getirdi. Bu düzeyde bir dönüşümü beklemediğini ifade eden Gül, Özbekistan’daki yöneticilere özel olarak teşekkür etti.
MAVERAÜNNEHİR’İN ALTIN ÇAĞI VE “ÜÇÜNCÜ RÖNESANS”
Ziyaret boyunca bilim, düşünce ve tasavvuf tarihinde önemli yere sahip Maveraünnehir topraklarında bulunmanın kendisi için derin anlamlar taşıdığını belirten Gül, bölgenin İmam Buhari, İmam Maturidi ve Nakşibendi gibi ilim ve maneviyat önderlerine ev sahipliği yaptığını hatırlattı. Bu toprakların tarihte bir “birinci Rönesans” yaşadığını, bugün ise “üçüncü Rönesans”ın eşiğinde olduğunu ifade etti. Gül, bu mirasın sadece Türk ve Müslüman dünyası için değil, bütün insanlık için yeniden ihya edilmesinin büyük bir görev olduğunu vurguladı.
HİVA: “KUTU İÇİNDE KUTU, HAZİNE İÇİNDE HAZİNE”
Ziyaretin son durağı Hiva’da konuşan Gül, şehrin kendisinde “canlı bir tarih” hissi uyandırdığını belirtti. UNESCO koruması altındaki bu eşsiz kentteki tarihi dokunun bozulmadan korunmuş olmasını memnuniyetle karşıladığını söyleyen Gül, Hiva’yı “olağanüstü bir hazine” ve “kutu içinde kutu” olarak tanımladı. Özbek yöneticilere kültürel mirasa sahip çıkmaları nedeniyle teşekkür etti.
“BU ZİYARET, GÖNLÜMDE DERİN İZLER BIRAKTI”
Gül, ziyaretin sonunda yaptığı genel değerlendirmede, “Bu topraklarda atalarımızın mirasına dokunmak, onları anlamak, bugünle yeniden buluşturmak çok kıymetliydi” diyerek, Özbekistan’daki değişimden duyduğu mutluluğu ve gururu dile getirdi. Gösterilen ilgi ve misafirperverlik için devletin tüm kademelerine ve özellikle mihmandarı Alişer Azamhocayev’e tekrar teşekkür etti.