Türkiye’de deprem gerçeği gündemdeki yerini korurken, Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, İzmir'in deprem riskine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. İstanbul’a odaklanılsa da İzmir’in deprem açısından daha riskli bir şehir olduğunu belirten Öziçer, kötü zemin yapısı, kaçak yapılar ve yeterli denetimin olmaması nedeniyle büyük bir felaketin kapıda olduğuna dikkat çekti.
İZMİR’İN DEPREM RİSKİ NEDEN DAHA FAZLA?
Uzmanlara göre, İzmir'in birçok bölgesi yüksek risk taşıyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri, şehrin büyük bir kısmının alüvyon zemin üzerinde kurulmuş olması.
Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Bornova, Konak, Balçova, Narlıdere ve Güzelbahçe ilçelerinin deprem dalgalarını büyüten ve yıkıcı etkisini artıran alüvyon tabaka üzerinde bulunması nedeniyle daha büyük risk taşıdığı belirtiliyor.
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer
İzmir’de en fazla yerleşim olan alanlarda zemin 80-120 metre derinlikte alüvyon tabakadan oluşuyor. Bu durum, deprem dalgalarının normalden 2-3 kat daha güçlü hissedilmesine neden oluyor. Bu bölgelerde yüksek katlı binaların yoğun olması ve yapıların yaşlı olması da risk faktörünü artırıyor. İzmir’deki bazı binaların mühendislik hizmeti almadan inşa edilmesi, riskin daha da büyümesine yol açıyor.
"6,9 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ BİR DEPREMDE 117’DEN DAHA FAZLA CAN KAYBI YAŞANABİLİR"
Öziçer, 2020 yılında İzmir’de yaşanan 6,9 büyüklüğündeki depremde 117 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, benzer büyüklükte bir depremin daha büyük yıkımlara neden olabileceğini söyledi.
"İzmir’de yüksek katlı binaların büyük bir kısmı yaşını doldurdu. Bunun yanı sıra mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar var. Eğer aynı büyüklükte bir deprem olursa, 117 vatandaşımızdan daha fazlasını kaybetme riskiyle karşı karşıyayız."
İZMİR’İN KIYI KESİMLERİNDEKİ YAPILAR DAHA TEHLİKEDE
İzmir'in kıyı bölgelerinin dolgu alanları ve derin alüvyon zemin üzerine kurulu olması nedeniyle depreme karşı daha savunmasız olduğunu belirten Öziçer, özellikle Çiğli, Karşıyaka, Bayraklı, Konak, Balçova, Narlıdere ve Güzelbahçe’de kıyı kesimlerindeki yapıların büyük risk taşıdığını ifade etti.
“Bu bölgelerde binaların tamamen yıkılacağını söylemiyorum, ancak ciddi şekilde hasar alabilirler. Bayraklı ve Bornova’nın iç kesimlerine doğru gidildikçe, ova tarafındaki derinlik arttığı için zemin daha riskli hale geliyor ve depremin yıkıcı etkisi daha fazla oluyor."
İZMİR KAÇAK YAPILAR AÇISINDAN TÜRKİYE’NİN ZİRVESİNDE
Öziçer, İzmir’in Türkiye’de en fazla kaçak yapıya sahip il olduğunu belirterek, 2019 yılında çıkarılan yapı kayıt belgesiyle mühendislik hizmeti almayan birçok binaya ruhsat verildiğini ifade etti.
"Bu yapılar 5,5 ya da 6 büyüklüğündeki bir depremde ilk zarar görecek yapılar arasında yer alıyor. Bu yüzden 2019 sonrası çıkarılan yapı kayıt belgelerinin tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor."
2019 DEPREM YÖNETMELİĞİ SONRASI YAPILAN BİNALAR DAHA GÜVENLİ
Öziçer, 2019 yılında yürürlüğe giren yeni deprem yönetmeliğinin oldukça güçlü standartlar içerdiğini belirterek, bu tarihten sonra inşa edilen binaların depreme karşı daha güvenli olduğunu söyledi.
"2019 sonrası yapılan binalarda ne kadar büyük bir deprem olursa olsun, can kaybı yaşanmasını beklemiyoruz. Bu binalar en fazla orta ya da hafif hasar alacaktır. Zemini kötü olan bölgelerde bile, yönetmeliğe uygun inşa edilen binalar güvenlidir."
"Ancak eski yapılar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Vatandaşlar, oturdukları binaların güncel deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığını araştırmalı ve güçlendirme çalışmaları yapılmalıdır."
İZMİR’DE DENETİM EKSİKLİĞİ BÜYÜK SORUN
Deprem öncesinde ve sonrasında yapılan denetimlerin yetersiz olması, İzmir’in en büyük problemlerinden biri olarak görülüyor. Öziçer, jeofizik ve jeoloji mühendislerinin etkin rol almadığı denetim süreçlerinin büyük bir risk oluşturduğunu belirtiyor.
"İzmir’deki 30 ilçenin 20’sinde jeofizik mühendisi istihdam edilmiyor. Bu da, zemin etütlerinin jeofizik mühendisleri tarafından denetlenmemesi anlamına geliyor.
"6 Şubat depreminde de denetimsizlik nedeniyle yeni yapılan binaların bile yıkıldığını gördük. Yapılaşma öncesi ve inşaat sırasında denetim süreçlerinin sıkılaştırılması gerekiyor."
ÖNLEM ALINMAZSA BÜYÜK FELAKET KAPIDA
İzmir'de riskli bölgelerdeki yapıların güçlendirilmesi için devletin destekleyici projeler başlatması gerektiğini belirten Öziçer, kentsel dönüşümün sadece rant odaklı olmaması, depreme dayanıklı hale getirilmesi gereken bölgelerde öncelikli olarak uygulanması gerektiğini söyledi.