Tek Gazetesi - Haber Sitesi - Son Dakika Haberleri

Sayfa Adresi : https://www.tekgazetesi.com/haber-detay/3136_sinekten-bes-kat-daha-kucuk-ama-etkisi-buyuk-tek-i

GÜNDEM

Tümü

Sinekten beş kat daha küçük ama etkisi büyük: Tek ısırığıyla ölüme bile götürebilir!

(1 Yil, 10 Ay önce) 55 İzlenme 0 Yorum
Sinekten beş kat daha küçük olan halk arasında 'kan emen' olarak bilinen kum sineği şark çıbanı gibi fiziksel hastalıkların yanında karaciğer ve dalakta da hasara sebep oluyor. Kum sineğinin çok çeşitli olduğunu söyleyen ve sinekle mücadeleden çok daha zor olduğunu aktaran Doç. Dr.Kavur, "Bulaştırdığı hastalıklar daha geç atlatılıyor. Yakağanlar ısırdığında iç organlar formu dediğimiz lenf düğümlerindeki damarları tıkayarak şişmelere, dalakta ve karaciğerde büyümeye neden oluyor” diye konuştu.

Sıcaklıklar etkisini artırmaya devam ederken bir yandan da sinekleri çağırıyor. Sineklerin en kötü türü ise halk arasında 'kan emen' yada 'yakağan' olarak bilinen kum sineği vatandaşlara zor anlar yaşatıyor. Sinekten beş kat daha küçük olan, gözle görmenin çok zor olduğu, rüzgarlı havalarda kaybolan bu türü araştıran Çukurova Üniversitesi Karaisalı Meslek Yüksekokulu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı öğretim görevlisi, aynı zamanda Tıbbi Parazitoloji Laboratuvarı'nda araştırmalar yapan Doç. Dr. Hakan Kavur, Adana’da 8 farklı yakağan türünün kan emme esnasında insanlara 'şark çıbanı' hastalığını bulaştırdığını belirtti.

Deri hastalıklarının yanında karaciğer, dalak ve kemik iliğinin makrofajlarını enfekte edip orada çoğalabilen hücre içi parazitik bir enfeksiyon olan ‘kala-azar’ hastalığını da insanlara taşıyabildiğini anlatan Doç. Dr. Kavur, sineğin popülasyonunun bitirilmesinin mümkün olmadığını ancak etkin önemlerle kontrol altına alınabileceğini vurguladı.

 

Doç. Dr. Hakan Kavur

SİNEKLE MÜCADELEDEN DAHA ZOR

Organik atıkların olduğu bölgelerde larvaların yetiştiğini söyleyen Doç. Dr. Kavur, ”Sivrisinek larvası ile yakağan larvası birbirinden farklılık gösteriyor. Sivrisineğin larvası suda ergin forma dönüşürken, yakağanınki gübrelerin, organik atıkların, dışkıların bulunduğu ortamlarda ergin forma dönüşüyor. Sulak alanları tespit etmek, karasal ortamda bulunan organik atıkların bulunduğu yeri tespit etmekten kolaydır. Bu nedenle yakağanla mücadele etmek sivrisinekle mücadele etmekten daha zordur. Hayvan barınaklarının duvarındaki çatlaklarda gündüzü geçirip, geceleri de barındığı noktadan çıkıp, insanların kanını emiyor” dedi.

'BULAŞTIRDIĞI HASTALIKLAR DAHA GEÇ ATLATILIYOR'

Şark çıbanın deride geçmeyen yaralara neden olduğu kaydeden Doç. Dr. Kavur, ”Diğer bulaştırdığı hastalık ise kala-azar. Adana’da bu 2 hastalığı taşıyan baskın yakağan türü Phlebotomus tobbi türüdür. Bunların fiziksel olarak vermiş olduğu kan emme, kaşınma gibi rahatsızlıklardan çok, taşıdığı hastalıklar daha önemli bir konudur. Fiziksel rahatsızlıklar daha çabuk geçerken bulaştırdığı hastalıklar ise daha geç atlatılıyor. Yakağanlar ısırdığında iç organlar formu dediğimiz lenf düğümlerindeki damarları tıkayarak şişmelere, dalakta büyümeye, karaciğerde büyümeye neden oluyor” diye konuştu.

'POPÜLASYONU BİTİRİLEMEZ'

Larva ve erişkinlerle mücadele etmek için hayvancılıkla uğraşan kesimin daha dikkatli olması gerektiğini belirten Doç. Dr. Kavur, “Vatandaşlarımıza gübrelerin üzerine lavrasit ilacı sıkmalarını öneriyoruz. Ergin mücadelesinde ise, hayvancılıkla uğraşılan alanlarda ahırlara, eski yapıların olduğu alanlarda ise, duvar çatlaklarına insektisit ilacı uygulamasını yapabilirler. Bu canlıların popülasyonu bitirilemez ama kontrol altına alınabilir."

 


YORUMLAR

Yorum Yaz
Bu habere daha önce yorum yapan olmadı.
Şimdi ilk yorumu sen yaz.!
ARŞİV
GAZETE MANŞETLERİ
KARİKATÜR KÖŞESİ
ANKETLER
Seçili anket bulunmamaktadır
Bu ankete toplam kişi katıldı.