Türk nüfusunun yüksek olduğu Almanya'da Müslüman Düşmanlığı Bağımsız Bilirkişi Heyeti'nin (UEM) bugün açıkladığı rapora göre; ülkede bulunan her iki kişiden biri Müslümanlara yönelik düşmanca tavırlarla söylemlere onay veriyor.
Açıklanan rapora göre; bir dini cemaate açıktan üye olanlar ve giysisi itibarı ile Müslüman olduğu belli olan kişiler, Müslüman düşmanı tutumdan en fazla müzdarip olan kesimi oluşturuyor. Özel olarak başörtülü kadınların, yoğun bir biçimde düşmanca bir tutumla karşılaştıkları bildirilirken erkeklerin ise kendilerine yönelik saldırganlık ve şiddet eğilimine artan şekilde maruz kaldıkları raporda ifade ediliyor.
Yine aynı şekilde rapora göre; Almanya medyada İslam konusundaki haberlerde genelde tek taraflılık dikkat çekerken yapılan haberlerin de genellikle olumsuzluk içeren çatışma ve sorunları işleyenler olduğu belirtiliyor.
DW Türkçe'nin haberine göre; internet ve sosyal medya ağlarında ise İslam ile bağlantılı tartışmaların daha da çarpıcı boyuta ulaştığı kaydedildi.
Uzmanların raporda sorunlu gördükleri bir diğer nokta da Almanca film yapımlarında. Orada incelenen filmlerin neredeyse yüzde 90'ında İslam ve Müslümanların olumsuz bağlamda ele alındığına işaret ediliyor. Raporda, "Filmler, terör saldırıları, radikalleşme, savaş ve kadınlara yönelik hikayeler etrafında dönüyor" tespiti yapılıyor.
BAĞIMSIZ UZMANLAR KONSEYİ
Çalışmayı yürüten uzmanlar ise başka alanlarda da olduğu gibi, Alman hükümetinin, Müslüman düşmanlığı ile mücadele konusunda da bağımsız bir uzmanlar konseyi kurmasını ve Alman hükümetinin Müslüman düşmanlığıyla mücadele amacıyla resmi bir sorumlu atamasını da talep ediyor. Rapor, Müslüman ülkelerden gelmiş 5 miyon 500 bin kişinin yaşadığı Almanya'da yapılan bu tarzda yürütülmüş en kapsamlı ilk resmi çalışma olma özelliğine sahip.
MÜSLÜMAN DÜŞMANLIĞI NEDİR?
Rapora göre, Müslüman düşmanlığı ile Müslüman ülkelerden gelmiş kişilerin hanesine yazılan genellemeler, değişmesi imkansız olarak görülen yakıştırmalar, geri kalmış bir toplum imaji ve çoğunluk toplumu için tehdit oluşturduklarına ilişkin yargılar ve iddialar kastediliyor. Bilinçsiz şekilde oluşmuş izlenim, yanlış bilgiler, genelleştirilmiş korkular ve Müslümanlara yönelik yapısal dezavantajlar da raporu sunan uzmanlara göre toplumu bölünmeye götürüyor. Araştırmayı yürütürken uzmanların aşırı sağcı ideolojilerle Müslüman ve Yahudi düşmanlığı arasında da bağ saptadığının altı çiziliyor.
