Hava sıcaklığının 20'lerin üstünde seyretmesiyle birlikte deniz sezonunu açan vatandaşlar kendilerini sahillere bıraktı. Ancak geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız müsilaj sorununun ardından şimdi de denizlerin kirliliği endişe vermeye başladı. Konuyla ilgili uzmanlar uyarılarda bulundu. İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu ise, "Marmara'nın etrafında büyük bir nüfus var. Bu nüfus çok üretken bir nüfus, yani Türkiye'nin üstünde üretkenlikte olan, etrafı bir sürü sanayi tesisi ile çevrili olan deniz ulaşımına açık bir denizden bahsediyoruz. Yıllardır yoğun kirlilik baskısı altında" şeklinde konuştu.
'İNSANLARIN FAYDASINA AÇIK OLMAYA DEVAM EDECEKTİR'
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu, "Marmara Denizi özelinde çok kirli bir denizdir. Yani özellikle körfezler kısmı insan etkisi altında kaldığı için kirli bir deniz olarak kabul edebiliriz. Ama genel olarak baktığınızda bu yargıya varırız. Ama özel olarak baktığınızda tabii ki insan rekreasyon imkanları sağlayan bölgeleri de var. Bunu kirli deniz deyip insan kullanımından uzaklaştırmanın bir anlamı yok ama özelinde bütün ortalamaları yüksek bir deniz, kirlilik açısından. Ama bazı bölgeleri de insanların faydalanmasına açık olmaya devam edecektir.
'KİRLİLİK BÖLGELERİ ZAMAN İÇERİSİNDE DEĞİŞEBİLİYOR'
Şimdi öncelikli olarak bu mavi bayrak kriterleri üzerinden konuşabiliriz. Biliyorsunuz Türkiye bu sene dünyada üçüncü en fazla mavi bayrağa sahip ülke oldu. Marmara'da da mavi bayrak sahibi olan işletmeler, bölgeler, belediyeler varsa burada insanlar rahatlıkla faydalanabilirler. Bunun dışında İstanbul'a yakın bölgelerde biliyoruz ki bazı sahil kesimleri ciddi tedbirler almak suretiyle insanların kullanımına imkanlar sağladılar. Onlardan faydalanabilirler. Ama lokal olarak izin vermek, çok da doğru olacağını düşünmüyorum. Çünkü bu kirlilik bölgeleri de zaman içerisinde değişebiliyor" dedi.
'ENERJİ DESTEĞİ YETERSİZ KALIYOR'
Prof. Dr. Cem Gazioğlu, "Marmara'nın etrafında büyük bir nüfus var. Bu nüfus çok üretken bir nüfus, yani Türkiye'nin üstünde üretkenlikte olan, etrafı bir sürü sanayi tesisi ile çevrili olan deniz ulaşımına açık bir denizden bahsediyoruz. Yıllardır yoğun kirlilik baskısı altında. Bunun biliyorsunuz geçen sene müsilajdan sonra Marmara bir koruma bölgesi ilan edildi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından. Ciddi tedbirler alındı. Bu tedbirlerin artırılarak sürdürülmesi lazım, merkezi hükümet tarafından ve yerel idareler tarafından bu tedbirlerin harfiyen yerine getirilmesi lazım, yani şimdi merkezi hükümet bir karar alıyor, bu kararın yerele de intikal ettirmesi lazım. Yerelde de bunların takip edilmesi lazım. Arıtma tesislerinin daha iyi çalıştırılması lazım. Oradaki temel sıkıntı şu. Arıtma tesisleri çok ciddi enerji çeken yapılar. Çevre Bakanlığı oraya ciddi enerji desteği de sağlıyor ama bazı alanlarda bu yetersiz kalabiliyor. Bunun biraz daha sıkılaştırılıp yoğun bir şekilde talep edilmesi lazım. " şeklinde konuştu.
'ESKİ ÜRETİM MANTIĞIYLA DEVAM ETMEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİL'
Gazioğlu, "Tabii şimdi şöyle de bir gerçeklik var. Müsilajın o geçen senelerdeki gibi masif kitlesi ortadan kalktığı için hani insanlar bazı şeylerin iyileştiğini düşünebilirler. Oysa Marmara'da emin olun ciddi bir kirlilik sıkıntısı var genel olarak. Marmara Denizi'mizin ortalaması kirlilik açısından sıkıntılı ve yer yer oksijen bakımından sıkıntıya sahip bir denizimiz. O yüzden bunu iyileştirecek faaliyetleri sürekli bir şekilde devam ettirmemiz lazım. Yani 1 yıl yaptık bitti değil. Yani bunu 10 yıllara, 20 yıllara yayılan bir politikayla yapmamız lazım. Geçen sene başladığımızı düşünüyoruz. Bu konuda ciddi ön alındı ve bunun geliştirileceğini de biliyoruz, geliştiriliyor çünkü. Eski üretim mantığıyla devam etmemiz söz konusu değil. Dünya da değişiyor. Bizim de değişmemiz gerekiyor. Sanayicilerimizin de buna ayak uydurması gerekiyor.
'GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMALARI GEREKİYOR'
Ne yazık ki artık tek gerçek üretim değil. Çevreye duyarlı üretim kısmına geçmek gerekiyor. Tabii şimdi işletmeler hani kendilerine daha fazla bir talep olmasını istiyorlarsa gerekli tedbirleri almaları gerekiyor. Bu konuda herkesin üstüne düşen görevler var. O görevleri bu anlamda yerine getirmeleri gerekiyor. Tabii bu sadece işletme bazında değil, bireysel anlamda yapılması gereken faaliyetler var. Yani her bireyin çevreye duyarlı bir şekilde bu hizmetlerden faydalanması gerekiyor. Yani bireyden başlayarak toplumun geneline bir akış söz konusu olmalı" dedi.
'BELEDİYE MÜDAHALEDE BULUNMUYOR'
Burgazada'da yaşayan esnaf Ramazan Genç, “Birkaç günden beri var bu kirlilik adamızda. Genelde lodos başladığında oluyor. Bir de bu gelen tur tekneleri oluyor. Bu gördüğünüz balıkçı tekneleri olduğunda akıntı oluyor. Akıntı olduğu zaman kirli oluyor buraları teknelerin arası. Balık tekneleri ve gemilerden akan kirli yağlar. Çok şikayet oluyor. Koku oluyor. Herkes şikayetçi bundan. Oturan müşteri bile şikayetçi bundan. Burada denize de giriliyor ama belediye buna müdahalede bulunmuyor. Lodos olduğu zaman bütün pisliği kıyıya vuruyor." dedi.
'BURANIN DOLU OLMASI LAZIMDI'
Sahilde vakit geçiren Hakkı Alkan Iğdır, "Ben zaten girmiyorum. Sadece oturup çayımı kahvemi içiyorum. Pis olduğu zaten belli herşey var. Siz zaten görüyorsunuz. Olmaz zaten böyle. Herkesin çoluğu çocuğu var. Giremiyor kimse giremiyor bakın zaten boş. Buranın dolu olması lazımdı. Önceden böyle değildi. Temizdi. Temizlik yapan tekneler çalışıyordu." dedi. Kerem Talha Kılınçkaya ise, "2 gün önce Florya'da denize girdik, orası temizdi. Burası temiz fakat buralar giriş yerleri biraz kirli ama ilerisi gayet temiz." dedi.