11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Marmara Grubu Vakfı tarafından bu yıl 28’incisi düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde bir konuşma gerçekleştirdi. Zirvenin “Barışçıl Çözümler, Barışı Yeniden Tesisi” temasıyla düzenlenmesini takdirle karşıladığını belirten Gül, farklı tecrübe ve fikirlerin paylaşılmasına zemin hazırlanmasının önemine dikkat çekti.
Gül, zirveye Nobel Ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar’ın da katılmış olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Aziz Sancar, sadece Türk gençliği için değil, tüm Türk dünyası için bir ilham kaynağıdır” dedi. Bilim, sanat, kültür ve sporun ülkelerin gerçek zenginliğini oluşturduğunu vurgulayan Gül, bu alanlardaki başarıların ödüllendirilmesini “değerli bir yaklaşım” olarak tanımladı.
“SİSTEM ÇÖKTÜ DİYEN LİDERLER VAR”
Konuşmasında uluslararası sistemde yaşanan çalkantılara dikkat çeken Gül, “Günümüz devlet adamlarından birçoğu, sistemin çöktüğünü açıkça dile getirmektedir. Çoklu krizler ve farklı şekillerde ortaya çıkan savaşlarla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı. Soğuk Savaş sonrası dönemde barışçıl bir dünya beklentisinin yerine, krizlerin ve savaşların gündeme gelmesini “şok edici” olarak niteleyen Gül, geçmişte sağduyu ile barışçıl çözümlere ulaşılmışken, bugün bu sağduyunun yeterince belirgin olmamasından endişe duyduğunu belirtti.
“GAZZE’DE YAŞANANLAR TARİHE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇMİŞTİR”
Ortadoğu’daki gelişmelere de değinen Gül, “Filistin ve Gazze’de yaşananlar tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Çoğu masum çocuk ve kadın olmak üzere 50.000'i aşan, 60.000'e yaklaşan sayıda (sayılan ve sayılmayanlar dahil) Filistinlinin sistematik olarak öldürüldüğü görülmektedir” sözleriyle İsrail’in saldırılarına tepki gösterdi. Gıda ve insani yardımın engellenmesini eleştirerek, iki devletli çözüm sağlanamamış olmasının çatışmayı kangrene çevirdiğini söyledi:
Çatışmalar yalnızca silahla sahada yaşanmamaktadır. İklim krizi, orman yangınları ve su sorunları da birer savaş şeklinde karşımıza çıkmakta ve büyük yıkıcılıkları barındırmaktadır. Hibrit savaşlar, siber savaşlar ve hatta seçim öncesi ülkelerin iç meselelerine müdahale edecek kadar ileri giden eylemler savaşların başka boyutları olarak belirginleşmektedir. Son dönemde ortaya çıkan ticaret savaşlarının da sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde değil, tüm dünyada etkisini zamanla göstereceği açıktır.
Bu kadar olumsuzluk ve belirsizlikle çevrili bir ortamda hatırlanması gereken önemli bir gerçek vardır: Savaşı önlemenin maliyeti, savaşın çıkması ve sonrasında ortaya çıkan maddi, manevi ve insani maliyetten her koşulda çok daha düşüktür. Savaştan kaçınmak için siyasi iradelerin sonuna kadar kullanılması gereklidir. Çünkü savaşın maliyeti çok daha büyüktür. Bir çatışma başladığında barışa ulaşma süreci yıllar alabilir, meseleler kronik ve donmuş hale gelebilir. Savaş öncesi duruma tam anlamıyla dönülmesinin garantisi ise asla yoktur. Dolayısıyla, savaşın ve sonrasının ağır yükü daima akılda tutulmalıdır. Bugün Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin savaşlarında bu gerçekler yaşanmaktadır.
“BARIŞA ŞANS VERMEK HER KONUDA DAHA GÜVENLİ BİR YOLDUR”
Gül, barışın sürdürülebilirliğinin liderlerin vizyonuna bağlı olduğunu vurgulayarak, “Liderler aynı zamanda toplumu eğiten kişilerdir. Dolayısıyla, onların konuşmaları ve sağlam argümanları, ülkeler içinde, bölgelerde ve dünyada barışın önemini daima hatırlatır” dedi. Gül, “Barışa şans vermek, her konuda daha az maliyetli ve daha güvenli bir yoldur” diyerek konuşmasını tamamladı.
Son olarak, Marmara Grubu Vakfı’na zirveyi 28 yıldır düzenleyerek farklı düşünceleri bir araya getirme çabası için teşekkür eden Abdullah Gül, “Hepimiz adına barışın ülkelerimizde ve tüm dünyada daim olmasını diliyorum” temennisinde bulundu.