Ülkücü Hareket üzerine yürüttüğü kapsamlı araştırmalarla tanınan Hakkı Öznur’un kaleme aldığı dokuz ciltlik “Ülkücü Hareket” serisinin dördüncü cildinde, kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim dikkat çekiyor: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili İlhan Kesici. Kitapta yer alan detaylara göre, Kesici 1968 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) Ülkü Ocakları'nın kurucusu ve ilk başkanıydı.
ODTÜ'DE TÜRKEŞ KONFERANSI DÜZENLEDİ
ODTÜ’de dönemin sosyalist etkinliğinin baskın olduğu bir ortamda Ülkü Ocakları’nı kurmak büyük cesaret istiyordu. Hakkı Öznur’un kitabında aktardığına göre, İlhan Kesici ve arkadaşları 1969 yılında MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’i üniversiteye davet ederek tarihi bir konferans düzenlediler. Konferans sırasında salonun elektrikleri kesildi; buna rağmen Türkeş, tek bir lüks lambası eşliğinde konuşmasını tamamladı. Etkinlik sonrası yaşanan hiçbir taşkınlık olmadan sona ermesi, dönemin gergin atmosferi düşünüldüğünde dikkat çekiciydi.
"CANBAZ" ROMANININ BAŞKARAKTERİ: İLHAN KASAPOĞLU
Kesici'nin bu dönemdeki öğrencilik ve siyasi yaşamı sadece tarih kitaplarında değil, aynı zamanda edebiyatta da yer buldu. Emine Işınsu’nun 1982 yılında yayımlanan ve Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü’ne layık görülen “Canbaz” adlı romanının başkahramanı, İlhan Kesici’den esinlenerek yazılmış “İlhan Kasapoğlu” karakteriydi
MHP'DEN DEVLET PLANLAMA'YA, CHP’YE UZANAN BİR SİYASİ ÇİZGİ
Kesici, üniversite yıllarındaki ülkücü çizgisini mezuniyet sonrasında da sürdürdü. 1977-1980 yılları arasında MHP’nin oluşturduğu Eğitimci Grubu ve Endoktrinasyon Kurulu’nda görev aldı. Aynı zamanda Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) uzman, sonra da müsteşar olarak görev yaptı. Türkeş’e düzenli olarak ekonomik raporlar sundu, parti politikalarına katkı sağladı.
Siyasi hayatının ilerleyen dönemlerinde Anavatan Partisi (ANAP) çatısı altında milletvekilliği yapan Kesici, 2007 yılında CHP’ye katıldı. Bu siyasi değişim, kamuoyunda “ideolojik dönüşüm” olarak değerlendirildi. Kendisi ise bu geçişi, dönemin siyasi atmosferine bağlı olarak CHP’nin ulus-devlet ve laik Cumhuriyet vurgusuna olan inancıyla açıklıyor.
“MENDERESÇİ DE OLDUM, TÜRKEŞÇİ DE”
Kitapta yer alan kendi anlatımında Kesici, hem Demokrat Partili bir aileden geldiğini hem de Alparslan Türkeş’in fikirlerinden etkilendiğini ifade ediyor. “Ben hem Menderesçi hem Türkeşçi oldum” diyen Kesici, siyasi yolculuğunun bir dönem Ülkücü Hareket içinde şekillendiğini ancak zamanla merkez sağdan sosyal demokrat bir çizgiye yöneldiğini belirtiyor.
Bu detaylı biyografi ve arşiv niteliğindeki bilgiler, Türkiye siyasi tarihinde önemli roller üstlenmiş bir ismin gençlik yıllarındaki ideolojik bağlarını, bugünkü siyasi duruşuyla birlikte anlamak açısından önemli bir kaynak sunuyor. Özellikle de ODTÜ gibi bir ortamda Ülkü Ocakları gibi bir yapının kurulması ve bunun Emine Işınsu gibi edebi isimlerin eserlerine yansıması, yakın tarihimize ışık tutuyor.
